Ergenlik dönemine giren bütün bireylerde ergenlik belirtileri kuşkusuz aynı şekilde görülmüyor. Bazı çocuklarda belirtiler, hiçbir yönüyle sorun çıkarmadan rahat bir şekilde ortaya çıkar ve sorunsuz bir biçimde ergenlik dönemi geçirilir. Ancak bazı çocuklar çok ciddi travmalar, sorunlar ve bunalımlar yaşarken bunların kalcı etkileri onların üzerinde kalabiliyor. Psikanaliz kuramın mimarı olan Sigmund Freud’a göre ergenlik dönemi, içgüdüsel enerjinin tekrar genital bölgede harekete geçtiği bir süreçtir. Sigmund Freud’un, diğer bir tarifi şöyledir: Çocukluk döneminde oluşan id, ego ve süperego arasındaki dengenin tekrar bozulduğu bir dönemdir. Bu dönemde ergen ile başta anne ve babası olmak üzere çevresinde yaşayan herkesin dikkatli davranması gerekir. Böylece ergenin bu dönemin sorunsuz bir şekilde atlatmasına yardımcı olmuş olurlar.
Ergenlik Dönemi ve Kimlik
Psikolojinin en ünlü uzmanlarından Erikson’a göre bireylerin yetişkinliğe sağlıklı bir geçiş yapmaları için olgunlaşmış ve kendine uygun bir kimlik kazanmalarına bağlıdır. Aslında kimlik kazanmanın süreci ergenlikten önce başlar. Ergenlikten önceki dönemlerde bilinçaltında oluşan birtakım sıkıntılar olmaması gerekir. Özellikle gelişmiş toplumlarda kimlik bunalımları yaşandığı görülebilmektedir. Çünkü böyle toplumlarda sosyal ve ekonomik faktörler çok iyi olduğu için çocuklar bedensel olarak çabuk gelişip dışı görünüm olarak yetişkinleri andırırlar. Ancak ruhsal olarak bu gelişimin gerçekleştiğini söyleyemeyiz. Dolayısıyla bedeni çok kısa bir sürede yetişkin görünümü alan ergenler, bu durumlarına bakıp artık çocuk gibi davranmaması gerektiğini düşüne biliyor. “Ben kimimin?” gibi sorularla sık sık kendini sorgular. Ergen olan bireye davranılması gerektiği gibi bir muamelede bulunulmasa birey kimlik kargaşasına girebilir ya da aykırı bir kimlik geliştirebilir.
